22 Nisan 2007 Pazar

GÖKSEL


Bu albüm için ‘geleceğin
retrosu oldu’ diyorlar!


Şarkılarında önce 'Sabır' çekti, ardından 'Depresyondayım' diyerek söylendi! Şimdi 'Ay'da Yürüdüm' adlı beşinci albümüyle yeni ruh halini ortaya koyuyor; "En neşeli ve pozitif albümüm bu" diyor ve ekliyor: Çocuksu halimden daha çok kadınsı halimi kabullendim..


SEZEN BAŞARAN


Sabır, sabır ya sabır, belki de akıllanır' sözleriyle anımsanan 'Sabır' , ilk albümü 'Yollar'ın çıkış parçasıydı... Ardından ikinci klibini çektiği 'Uzun Uzun Yollar', hem görsel hem müzikal anlamda hayran kitlesini genişletti. İkinci albümü 'Körebe'de yer alan 'Depresyondayım' ise dilden dile dolaştı; şarkı, halet-i ruhiyesine dikkat çekmek isteyenlerin neredeyse marşı haline geldi. Şimdi 'Ay'da Yürüdüm' adlı beşinci albümünü çıkarmaya hazırlanan Göksel, bunun tüm albümleri içinde en neşesi bol albüm olduğunu belirtiyor: "Çocuksu tarafımdan kurtulup kadınsı tarafımı kabul ettiğim şarkılardan oluştu. 'Depresyondayım'ın çıktığı dönemler, geride kaldı artık..."


GÖZLÜKLÜ, ŞİŞMAN VE 'İNEK'TİM

"Belki de, beni acıtan neyse işte onu unutmak için şarkı söyledim. Öyle mutlu oldum ki! Ayaklarım kesildi yerden, sanki Ay'da yürür gibi" Yeni albümünüz için yazdıklarınız dikkat çekici!
Bütün albümü bitirip de kendi kendime dinlediğimde bütün şarkıların aynı yere vardığını farkettim. Bunlar aslında şarkıların içinden çıkmış cümleler. Bir hayalin peşinden koşarak, iyi şeyler düşünerek bir insanın imkansız görünen şeylere ulaşabileceğini anlatıyorum. Bunu bizzat yaşadığımı ve o hayalin peşinden koşmanın inanılmaz bir mutluluk olduğunu albümü dinledikçe de hissediyorum.

Bu kadar imkansız olan hayaliniz neydi?
Aslında 'zor bir ihtimalken' demek istiyorum. Benim için ailem tarafından çizilmiş olan yaşam şekli, doktor avukat gibi mesleklerdi. O zaman kimsenin aklına gelmezdi benim bu işlere kalkışacağım. Gözlüklü, şişman ve inek sayılabilecek bir tiptim. (Gülüyor) İsyankar görünmüyordum ama içimde ne fırtınalar kopuyordu! Bir gün, 'istediğim hayatı yaşayacağım' dedim. O dönem herkes çok şaşırmıştı.

Sonra okulu mu bıraktınız?
Bırakmayabilirdim ama o an için fazla seçeneğim yoktu. Geç kalmış hissediyordum kendimi. Tüm enerjimi müziğe verdim. Bir yerlerde şarkı söylemeye başladım ki onun çok önemli bir okul olduğunu düşünüyorum. Ders almaya başladım. Okullu olmamamın açığını kapatmaya çalıştım...

Dışarıdan aldığınız bu eğitimlerle açığı kapatıp düşündüğünüz yere geldiniz mi sizce?
Hep daha iyisini yapabilirim diye düşünüyorum. İlk albümden bu albüme kadar vardığım nokta beni şu an için tatmin ediyor. Ama altı ay sonra biliyorum ki 'daha iyisini yapmalısın' diyecek içimden bir ses. Hâlâ arada şan dersi alıyorum. Ama müziğin içine profesyonel olarak atıldığınızda her gün yeni bir şey öğreniyorsunuz. Çalıştığım bütün müzisyenler öğretmenim oldu. Aslında en önemlisi içinden gelen şarkı söyleme duygusu. Ne kadar çok şey bildiğinin kayıtta önemi yok. Karşıya ne hissettirdiğinin önemi var.

Müzikal tercihinizde bir değişim var mı bu albümde?
Hayır ama tüm albümlerim içinde en neşesi bol albüm olduğu kesin! Daha elektronik sesler var. Geçen gün bir arkadaşım, 'Geleceğin retrosu olmuş' dedi. Öncekilerde geçmişe göndermeler vardı, bu kez daha çok geleceğe... Ama bu beşinci albümüm çocuksu tarafımdan daha çok kadınsı tarafımı kabullendiğim, kendimi daha iyi hissettiğin bir dönemde yazılmış şarkılardan oluşuyor. Sanki daha sağlam gibi geliyor. Kendimi olduğu gibi kabul ettim her şeyimle. Albümü dinlerken kendimi olduğum gibi görüyorum.

'Yarabbi Şükür', sözleriyle şaşırtıcı bir şarkı. Dikkat çekici sözler klasiğiniz mi oldu artık? Bunun felsefe eğitiminizle bir ilgisi var mı?
Şarkılarda rastlamadığımız bir dil belki, doğru! Klişeleşmiş cümlelerle şarkı yapmaktansa, kendi kelimelerimi kullanırım. Bir an her şeyden sıkılıp sonra içinizin mutluluk dolduğu anlar vardır ya. Öyle bir hisle yapılmış bir şarkı o. 'Yağmur yağıyor şakır şakır, yarabbi şükür şükür'. Şükretmek çok güzel bir kelime. Kafiye olarak da güzel tınlıyordu, müzik olarak da...

ARTIK DAHA POZİTİF ŞARKILAR YAPIYORUM
'Belki de beni acıtan neyse onu unutmak için şarkı söyledim' diyorsunuz ama buna tezat 'Depresyondayım' diye oldukça umutsuz, mutsuz bir şarkı söyleyebiliyorsunuz. Unutmak için daha neşeli şarkılar söylemeniz gerekmiyor mu?
Eskisine göre artık daha pozitif şarkılar söylediğimi düşünüyorum. Ama o şarkı da aslında bunun bir parçasıydı. Her yeni şarkı yaptığımda kendimi çok mutlu hissediyorum. 'Depresyondayım' diyordu şarkı ama o şarkının bana hissettirdiği şey aslında çok büyük bir mutluluktu. Kendimi öyle iyileştiriyorum; içimdekini söyleyerek, ne yaşadığımı söyleyerek...

Bu kadar acıtan ne vardı sizi?
Bu işleri yapan bütün insanların mutlaka bir yarası var ki; bir şekilde beğenilmek istiyor. Bunu kabul ediyorum belki o sözle. Hepimizin içinde neyse onu o boşluğu kapatmak için deli gibi bir beğenilme arzusu var. O yüzden bu işleri yapıyoruz.

Sizin beğenilme arzunuzun, şişman ve gözlüklü Göksel ile bir ilgisi var mı?
(Gülüyor) Olabilir tabii... Kırılgan ve hassasım ama hayatımda öyle büyük trajediler falan şükürler olsun ki olmadı. Ama hassas olduğum için belki her şeyden daha fazla etkileniyorum.

KÖTÜ DÖNEMLER BİTTİ
'Depresyondayım'ın ardından 'Ay'da Yürüdüm', o sürecin geride kaldığını ve sizin artık başka bir dünyada olduğunuzun bir tür mesajı mı?
Kendi içimde geride kaldı o dönemler. Belki de bu bana çok sorulduğu için altını iyice çizmek istiyorum artık. Albümün adının 'Ay'da Yürüdüm' olmasını istedim; albümün çalışmaları bende o hissi yarattı.

Manga'nın albümünde Ferman Akgül ile 'Dursun Zaman' adlı şarkıda yaptığınız vokal çok beğenilmişti. 'Taş Bebek' adlı şarkıda şimdi düette hem Ferman hem de Teoman var. Özellikle neden bu isimleri tercih ettiniz?
O şarkı şablon olarak hazırdı. Nakaratı da vardı. Şarkıyı burada kuruyorduk Alper'le. Ne yapsak diye düşünürken, 'Ferman'ı çağıralım' dedi. 'Dursun Zaman'dan sonra birlikte bir şey yapıp yapmayacağımız çok soruldu. Ben de 'aynı şeyi niye yapalım?' diyordum. Ama orada Ferman'ın sesini duymak istediğimize ve inadımın yersiz olduğuna karar verdim. Sonra eşim ve aynı zamanda prodüktörüm Alper dedi ki "Ferman'ı ve Teoman'ı çağıralım, kendi sözlerini yazsınlar şarkıya." Onlar da şarkıyı sevince birlikte yazıp okuduk.

Şarkıda dış görüntüsü, giyimi, kuşamı çarpıcı ama içi boş kadınlara gönderme yapılıyor. Bunu söyleyenlerden biri de bir kadın...
(Gülüyor) Ben taş bebek olmak, kusursuz görünmek zorunda olmadığımı anlatıyordum. Bunun için gereksiz yere gereksiz zamanlar harcıyoruz, daha faydalı şeylere harcayabilecekken... Bunu anlatmak istediğim bir şarkıydı. Ben kendi açımdan taş bebek ve süs bebek olma durumunu anlatırken onlar da kendi açılarından erkekçe anlatıyor. Birileriyle ortak bir şeyler yapmak beni mutlu ediyor. Bu kez albümümde yer aldığı için bu albümün gözbebeği o şarkı...

Göksel uzun saçlı, sade giyimli bir kadındı. Ama şimdi karşımızda daha renkli, farklı tarzı olan bir kadın var. Bu değişim gerekiyor muydu?
Kendimi aynı görmekten sıkıldım. Aslında görünümümde keskin değişikliklerden hoşlanan biri değilim. 'Eski Göksel çok da değişmesin' kararı almıştık önceden ama Kemal Doğulu saçlarımı öyle toplayınca çok sevdim. Renkler de içimden böyle geldi. Bu şarkıların muzip haline çok yakıştı bu halim.

1 yorum:

Merkal dedi ki...

Merhaba Sezen :)

Ben uzun zamandir bakmiyordum bloguna, gercekten çok güzel olmuş. Ellerine sağlık, aynen devam, çok iyi gidiyorsun...

Sevgiler,
Mert